Sonntag, 30. Mai 2010

Bintan Island - Endonezya

Endonezya'nin rüya gibi adalarindan biri Bintan. Singapur'a feribotla bir saat mesafede. Sabah ilk feribotla karsiya gectim. Terminalden sahile indigimde ise yandaki güzel kiz ve arkadaslarinin dansi ile karsilastim. Oracikta sevdim Bintan'i.
O körpe bedenlerin kivrak ve narin hareketleri ve elimde bir Singapur Sling ile sahile yürüdüm

Bu görünte nefesimi kesti... Rüyalardaki kadar güzel ve dogal bir ada Bintan. Sakin ve Singapur'un kalabaligindan uzak olmak... muhtesemdi....
Huyumdur, nereye ayak basarsa gezgin ayaklarim, mutlaka bir poz cekerim onlari da :) Ben ve mutlu ayaklarim...

Denizde yüzebilmek icin uzun uzun yürümek gerek derinlesmesi icin... Su ise berrak bir turkuaz... Ve incecik toz gibi bir kumsal...














Kayaliklar vardi biraz ileride. Yakin göründüler gözüme. O yakin mesafede sandigim kayalara varabilmek 45 dakikami aldi... bosluk mesafe hissimi sasirtti sanki... Ama degdi!

Sonra da dostum yengeci gördüm. Beni görünce cok kisa selamlayip hemen deligine geri döndü... Bütün yengecler benim gibi mesgul galiba... Malum, ayni burctan olunca...
Sonra aksami ettim, günesi batirdim, bir de resmini cektim ve son feribotla geri döndüm. Otobüste Cinli bir kiz ingilizcesini gelistirmek amaciyla egsersiz yapacak birini ariyordu sanirim, piyango bana cikti... Onu dinledim ama anlamadim :) Sonra saklandim feribotta... cok ayip!

Bir daha gitmek istiyorum cennete...




Donnerstag, 27. Mai 2010

Singapore

ucagin kalkis saatini her nedense 16 olarak aklima koymusum

saat 10:00 da bilete baktigimda ve asil kalkisin 12 de oldugu gördügümde bavulum hazir bile degildi
------------PANIK-------------------
elime gecen ne varsa bavula attim
bizim soföre ise Ismail Y.K nin o igrenc tiksinc sarkisini söylemek istedim bir an ... bas gaza... ayy bögürmek geldi simdi icimden

saat 11:30 gate de idim
business lounge da ise daha önceki yazilarimin birinde bahsi gecen, o cok sevdigim hatta severken öldürebilecegim is düsmanim tarafindan görülüpte tacize ugramamak icin görünmez oldum
ama ucakta kacis yoktu
yanima geldi, kusmak istedim
ne kötü, ona hakkinda ne düsündügümü öyle söylemek isterdim ki
istafami bastigim gün yapmak istediklerim listemde en baslarda yer aliyor bu fantezim

13 saat yolculuk demek...
18 kez hostesi cagirma dügmesine basmak demek
yolculuk boyunca hosteslere verdigim zahmet listem ise:

  • icecekler: champagne, coke light, su, kahve, kahve, kahve, sarap, su, yesil cay, portakal suyu, taze limonata, kahve
  • yemekler: thai chicken, gambas alioli, salad, rahmen soup with beef, chips, chips, peanuts, fruits, tiramisu
  • 5 film: hatirlamiyorum ama anna karenina'nin eski bir versiyonu ve komik bisiler daha izledim galiba

06:00 Singapore Changi hava alaninin icinde agaclar vardi, cok güzellerdi... evime de ayni konsepti düsünüyorum. disari ciktim, firina girdim, terledim, yapistim, bir sigara yaktim, 15 saat sigarasizlik berbatti

07:00 arrival at Goodwoodpark Hotel park lane Suit, maisonet dairemi hemen oracikta sevdim... cünkü buz gibi sogutulmustu... uyumaya calistim olmadi cünkü

1. kapi calisi 08:30 : hotel servisi bavulumu getirdi
2. kapi calisi 09:45 : hotel servisi apaptör getirdi
3. kapi calisi 11:00 : nda ise gözlerimde delirmis bakislarla kapiyi actigimda genc bir kiz (yine hotel servisinden) bana welcome "sogutulmus meyve" lerini ikram etti... ona kizamadim... sevindim :)

teknolijiyi bir kez daha sevdim...

16:00 market aramaya disari ciktim, cok aradim, buldum, ve anladimki bulamamak imkansiz... her yer alisveris merkezi... heryeeer!!!!!!!!! bildiklerimin disinda bilmedigim bir sürü sey aldim... garip meyveler ve ne oldugunu hala anlayamadigim sebzeler... hiyara benzeyen ama dikenli bisey... hala dolapta deneyemeden cürüdü...

ertesi gün: ilk is günü. is günleri sabah bütün takimi bir otobüs almaya geliyor. aksam kendim dönüyorum. mrt diye bir undergrounda biniyorum. kalabalik, sicak ve ter kokuyor... alistim bile

hafta bitmek üzre
kaldi 5 hafta
zaman yavas geciyor gibi yapip beni kandiriyor, hizli da gecmiyor gerci... aman ne bileyim
tek bildigim özlüyorum

Özlediklerim:
Ailem
TimTom
Özlem Böcük
Özlem Cicek
Cey
Sabanim
Yatagim
Ciceklerim
Pide
Yayla corbasi
Türk cayi
vs...

Pics will follow...


Samstag, 1. Mai 2010

emanet

yenisini almak aklimdan geciyordu zaten
ama harmanlanmis olanini aldim
aldim cünkü o Böcügün gözüyle görmüstü
Böcük güzel bir kisi ve güzel görüyor
simdi bende onun penceresinden bakiyor gibiyim
onun gördüklerini görecegim belkide
belki bana biseyler fisildayacak
bana bilmedigim seyler anlatacak
Böcük hakkinda
bir emanet yada miras gibi geldi
iyi geldi
iyiki geldi