Donnerstag, 17. November 2011

kötü alisveris

dünden bugüne kafam da ki bir kac soru isareti yerini bir ünleme ya da ücnoktaya birakti.
ögrendim ki bir iliskiye hazir degilmis, bir iliskinin gerektirdigi zamani ve hassasiyeti verecek durumda degilmis falan filan... bu kliseyi cok duydum, cok gördüm, cani yanan arkadaslarimi cok dinledim.

bu sefer ilk defa kendi kuyrugum yandi. klische beni de yakaladi sonunda

peki, nedir bu biseylere hazir olmama durumu?
ne bu kendini baska birinin arzularina yer veremeyecek kadar kendine konsatre etmek?

biz kadinlar da kendimizi seviyoruz, fakat baska bir insan, hele bir de bu insandan hoslaniyorsak ve gecirdigimiz zaman güzel ise ve bize enerji veriyorsa, neden bu kadar disarda tutulmaya calisiliyor. anlayamiyorum.

güzel giden bir beraberlik bir erkek icin ne zaman yük ve sorumluluk duygulariyla baglantili biseyler olmaya basliyor. bir ay? iki ay? kac zaman sonra.

herseyin güzel, komplikasyonsuz, tartismasiz, yanlis anlamasiz, sorgusuz sualsiz ve serbest ce ilerledigi zamanlar da hersey yolunda. unutulan sey ise bu güzel zamanlarla beraber ilerleyen duygusal bir baglam. yeni bir iliski türü olustu son yillar da, adi "gezip tozup eglenelim, soru sorma, birsey bekleme, umud etme cünkü beklenti icine düstügünde ben kacar giderim". peki nasil olacak bu is? güzel zamanlar sonunda, ah yedim ictim, karnim tok, hadi bana müsade mi diyecegiz? nasil olur da beraber birseyler yasar, paylasir ve haz alirken, duygularin ve beklentilerin de olusmasina engel olunabilinir? bir iliskide olabildigince kadin ve disi olman beklenirken, nasil olur da ayni zamanda sahiplenme, ait olunma ve daha bir sürü disisel özellikleri ve dürtüleri deaktive edebilecegimiz varsayilir !?

zaman degisti, kadin erkek iliskileri nedendir bilmem erkeklerin dogrularin da ilerliyor. kadin her seyi secermis, karar verirmis gibi görünse de, son karar erkekten cikiyor. kadin degil erkek seciyor. biz zavallilar ise secilmeyi bekliyoruz (cogu zaman).

bir erkek 40ndan hatta 50sinden sonra bile gencecik bir tazeyi takabiliyor koluna. aceleleri yok, cünkü örnek aldiklari abileri var onlarin. neden daha 30larin ortalarindayken dönüsü olmayan (ya da dönüsü pahali olan) kararlar versinler ki? ohhh, 30lari 40lari biraz yukari da sekillendirdigim bicimde yasayip gidiyorlar. sonra hooop, hic beklenmedik bir zaman da ve adi bile duyulmadik bir tazeyle evleniyorlar.

olan bize oluyor. o kadar cok hos kadin taniyorum ki ve bir o kadar ayni model adam, "baglanmak icin cok erken, takilalim ama bisey bekleme" modeli. hicbirimizin gelecegin bir partner ile mutlu mesut gececegine inanci kalmadi. bir gün beraber bir ev alip icinde beraber yaslanmayi düsünüyoruz.

üzülmemek elde degil. cok sitemkar yaziyorum, biliyorum fakat sitemliyim.

acim cok taze, giden benmisim gibi görünse de bana baska bir secim birakmayan o! beklentilerim minimumdayken bile (ki hakikaten bir beklenti icinde degildim henüz) onun icin bir yük olmaya basladigimi ögrenmek cok canimi yakti, yakiyor.

peki ya benim ona özveriyle, seve seve verdiklerim?
onlari sualsizce alirken hersey hostu ama...

hesabi olmaz verilenlerin, biliyorum.
fakat ne kötü bi alisveris oldu bu benim ki...
bazen üzerine de versen alacakli kaliyorsun iste....

hayat

Dienstag, 15. November 2011

ve biseyler olmak üzereyken hep bitiyor

ben bu blog olsaydim, klavyeyi kilitler, hatta passwordümü degistirir, ben'im buraya bi daha girmeme, tek kelime yazmama izin vermezdim! neden mi anlatayim...

ben iki mutlu an arasin da kusmaya geliyorum buraya. ha biseyler oldu olacak, cok güzel olacak diyorum, hayata karisiyorum. karismak la kalmiyor agzimin payini aliyorum. sonra ah blog da vah blog... hersey boktan be blog. ah benim kara yazim da blog.... blog da blog.... blog degil, cöplük, ruhsal artiklar cöplügü. adi üstünde, KARA-LAMA DEFTERI... yani sadece kendimi karalara bürünmüsken buluyorum blog yollarinda.

gülüyorsun degilmi icten icten... gidip digip, hep sana dönecegimi bildigin icin gülüyorsun.

okuyan varsa da bu cöplügü, malesef sadece buhranlarima taniklik ediyor. güzel anlari disarda yasasip, disarda biraktigim ve bloga almadigim icin beni mutsuz, ezik saniyorlar belki de.
yok efenim, öyle degil... oluyor oluyor, ara ara, ara sira bana da oluyor güzellikler fekat pek nadir oldugundan öyle anlar, yasayip hafizama naksetmekle mesgul oldugumdan hic girismiyorum sanal aleme.

iki ay sürdü son hikaye. iki ayda hem asik oldum, hem hayalkirikligi oldum, hem ayrilan oldum, hem ayrilma karari alabilecek kadar kendime sadik ve gururlu oldum, hem de özleyip aglayip bunu son virgül den önce ki sifatimdan (celiskili demesinler diye) saklayacak bir garip insan oldum.

bu sifatlarin hepsini bir beden de tasimak nasil mi anlatayim:
  • asik oldum bi adama iste, cok hostu napiim, saclari hafif kirlasmis, bir centelmen, bir tapinak abidesi, bir corc kuluni cok sevdim iste
  • lay lay lay, loy loy loy, asigiz, her bos dakkayi beraber gecirmeye calisiyoruz, bu ara o biyerlere gidiyor, ben is seyahatleri, onun izni, benim tatilim bir kosturmaca, bir heyecan, bir özleme, bir bulusma...
  • sonra bir parti, bir diger parti... bir kadin, iki kadin.... hooooop efendi, kim bu bu kadar kadin, neden hepsini taniyorsun, neden onlar seni yemek istiyorlar hemide ben senin yanindayken...
  • ilk bullet point taki corc iste gastronom oldugundan bir dünya insan taniyor mus, da hepsi sadece is icin kurulmus kontaktlarmis da, bunlari ciddiye almamam gerekiyormus...
  • neyse, eski bir macerasinin bir gece corc la vedalasirken ki yakinligi ve dudak kenarinin dudaga en yakin cizgisine konulmus iki islak öpücük tü tepemi attiran. naarami attim gittim.
  • bitti iste.
sonra ne mi oldu...
  • hic, ben agladim üzüldüm, corc keyfi hayatina devam etmekte, etrafinda ki kediler mutlu mesut siralarini bekliyorlar hünkarimizin yatagina girmeye..
  • ben, radikal uc noktalarin kadini olaraktan ne var ne yok sildim. silgidim seyler listesinde, telefon numaralari, email adresleri, beraber cekilmis fotograflar, atilmis sms ler, yazilmis emailler, FB, Xing, Whatsup gibi sanal ve teknolojik izlerin yani sira, kapi kollari, kapida ki parmak izleri, banyo, yerler, camlar, dolaplar yer almakta. atilmis bir kac esyasi ile yakilmis bir kac kiyafeti ni almaya gelmek istemez umarim. cünkü artik yoklar.
  • bu sanal ve fiziksel temizlik ten sonra kendimi cok mu iyi hissettim, haaaayiiiiiir. icime soguk sular mi serpil di, hayiiiiiir. ama biseyler yapmam gerekiyor du, bana bu konuda hak verirsiniz isallah, icim icimi yerken, öyleeee oturup beklesemiydim onun beni silmesini...
gecicek diyorlar onlar, tabiisikide gecicek, kimler geldi, kimler gecmedi ki... yaniiiii fekat ne zaman? hangi yil da? nasil ?
su an gecicekmis gibi gelmiyor, yani biliyorum tabii, henüz cok taze... vs vs vs. gececegi günü bekliyorum, baska erkeklere bakmayi, onlari süzmeyi, süzerken flirt edip bundan keyif almayi...

ama kahretsin ki cok yakisikliydi, ondan güzelini nasil bulucam ben yaaaaaaaaaaaaaa

Allah belani versin corc... o kadinlardan hastalik kapasin, bir daha sevisemeyesin emi.
Evsiz barksiz yasamaya devam edesin, benim gibisini bi daha bulamayasin emi.
Düzenledigin partilere kimse gelmez, hepsi bir flop olur sen de rezil olursun issallah.
O her kadina ayni dilleri döken dilin de ciban cika, bir daha kimsenin agzinin icine giremeyesin issallahhh
Dans etmeyi cok iyi bilen ayaklarin birbirine dolasir da yüzünün üstüne yerlere yapisasin issallah.
Flirt etmek ve can yakmak icin kulladigin o cok sevgili Ispanyolcan bir gün hafiza kaybiyla beraber kaybolur, asil dilin olan Almancayi bile konusamassin insallah....
Ömür boyu elinde bir bavulla bir koltuktan digerine uzanir belini bükersin issallah
Yedigin pizzalar zaten büyümekte olan göbegini davul eder de bir daha o cok kiymetlini yukardan bakarak göremessin issallah...
Beni götürdügün her yere bir daha kimseyi götürümez, bok gibi yalniz kalirsin isallah....
O cok sevdigin sac kremimin kokusunu bir daha kimsede bulamaz, ömür boyu beni ararsin insallah....
Bir daha benim ki kadar koforlu, temiz ve misk kokulu yataklarda uyumaz, bitlenirsin issallah.

bu kadar yeter bence.

ha bi de...

neyse, bu da bana kalsin.