Donnerstag, 25. August 2011

mutfak

misafirlerim gitti. yendi, bitti, silindi, yikandi. sanki o mutfakta bu gün tencereler kaynanamis, tavalar da yaglar erimemis, lavaboda bir sürü yesillik, ot, salata, sebze, meyve yikanmamis gibi. silindi izler. geriye kalan ise tatli bir yorgunluk. bugün cok mu güzel gecti? HAYIR. tabii ki HAYIR. fakat ne zaman böyle cok iyi olmasam kendimi mutfakta buluyorum. birilerini yemege davet edip, bir hisimla girisiyorum yemeklere, sanki hayatimda ters giden herseyin hincini mutfaktan cikariyorum.

bugün
90 dakika
2 ana yemek (biri tavuklu, digeri kirmizi etli)
2 aperativ
2 ara sicak
desert

voi la

ne hos bi telas, ne hos bi ugras. ne cabuk sonuc. ne lezzetli.
en basit en essential sey. YEMEK.

eskisi gibi yaptiklarima abanmiyorum da artik. mutsuz ve sisman olmak daha beter bisey cünkü, biliyorum. tadina baktigim icin mi bilmem, yaptiktan sonra yemek gelmiyor icimden.
ama bir o kadar da seviyorum yiyenleri izlemeyi.

mutfak evet, su aralar stresimi attigim, tatli tatli yoruldugum tek yer.

mutfak.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen