Sonntag, 14. August 2011

severek mi seviserek mi?

annen seni sadece seviserek mi dogurdu yoksa gercekten severek ve isteyerek mi?


bu soru kafami kurcaliyor cok zamandir.



annenin hamile kalmasi, hamilelik zamani, dogum öncesi ve dogum aninda ki ruh sagligi / bozuklugu, mutlulugu / mutsuzlugu isliyor cocugun da kanina.



eger mutsuzsa anne, hatta (bu kocasi olsa bile) tecavüz edilmisse anneye, dayak la gecirmisse hamileligini, annenin acisi kanina islemisse sen daha dogmadan, vay senin haline...



care yoktur, istedigin kadar cabala dur. olmaz, olamassin, mutlu olamassin.



ne cocuklugun, ne ergenligin ne de yetiskinligin de sevildigini ve istendigini hissersin.



kendi kendine aciklayamassin o hic gitmeyen hüznünün ve melankolinin sebebini.



annen üzülmüsse, sen de üzülürsün.



bu sanki anneden kiza gecen bir lanet gibidir.



belki sen, mutsuzlugu kanina dogmadan islenmis cocuk, mutlu olmayi azicik ucundan basarip, severek, seviserek ve isteyerek bi cocuk dünyaya getirirsen bu lanet zincirini kirarsin.



yeni, temiz sayfalar acarsin soy agacina.




1 Kommentar:

  1. Öyle yıkma kendini,
    Öyle mahzun, öyle garip...
    Nerede olursan ol,
    İçerde, dışarda, derste, sırada,
    Yürü üstüne - üstüne,
    Tükür yüzüne celladın,
    Fırsatçının, fesatçının, hayının...
    Dayan kitap ile
    Dayan iş ile.
    Tırnak ile, diş ile,
    Umut ile, sevda ile, düş ile
    Dayan rüsva etme beni.
    ahmed arif

    AntwortenLöschen