Sonntag, 19. Juni 2011

zaman kayinca

Ben 10 yasindaydim.
O ise o zamanlar ise 20. Ben cocuktum ve o benim gözümde cok büyük, cok yetiskin di. Her pazar gelir yegenlerini gezmeye götürür dü, benim de teyzemler de oldugum zaman beni de alirdi digerleriyle beraber.
Her zaman degil, bazen. Cünkü yegenleri erkeklerdi, ben ise celimsiz kara bir kiz.

Aradan 18 yil gectikten sonra market önünde domatez secerken karsilasmamiz ise hayatin ara sira yaptigi oyunlardan biri.

Hemen tanidim o zamanlar agabey dedigim O'nu. O ise biraz bakti önce yüzüme, gülümsedi sonra. Tanidi celimsiz kara kizi.

Sordu anlattim. Bazi insanlar birinin, görmedikleri uzun zaman icinde, degismeyecegine / büyümeyecegine inanmayi severler. O da onlardan biri.

Alisveris cantalarim ve ben eve servis edildik, numarami aldi. Ne kadar güzelmis beni tekrar görmek.

Biri on, digeri yirmi yasindayken imkansizdir bir cok sey. Bir cocukla bir yetiskin. Fakat zaman icinde kaydikca bir nokta dan sonra basliyor beraberligin mümkün olabilecegi en kücük yas siniri. Matematik gibi yani. Bir yil x ten sonra. Bu x ise kisiye göre degisiyor. O'nun gözünde ben x'e gelmis ya da x'i gecmistim, bugün bunu gördüm.

Biz biz olmasaydik, bi flirt bile denilebilecek bir konusmaydi domatez reyonunun basinda ki.

Ne tuhaf aslinda, bir ciftin arasinda 15 yil yas farki var diyelim. Biri 5 yasindayken digeri 20 yasinda ve hayata karismis oluyor. Ilk sevgilisi olmus, ilk tatilini yapmis ve daha bir cok ilk'i ardinda irakmis. Digeri ise hala sümügüyle oynuyor. Bunu hesaplamak fen bilgileri diplomasi gerektirmiyor elbette, fakat hissihatini düsündüm ve cok garip geldi birden gözüme.

Gözleri yaslanmis bakiyorlar di.

Benimkiler de, simdiden.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen